Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Zirvesi (COP29) kapsamında, İklim Finansmanı Bağımsız Üst Düzey Uzman Grubu (Independent High-Level Expert Group on Climate Finance) tarafından yayınlanan yeni bir rapor, iklim finansmanına yönelik önemli uyarılarda bulundu. Rapor, Çin dışındaki yükselen piyasa ve gelişmekte olan ülkelerin (EMDC’ler), Paris Anlaşması hedeflerini gerçekleştirebilmek için 2030 yılına kadar yıllık 1 trilyon dolar, 2035’e kadar ise yaklaşık 1,3 trilyon dolar dış finansmana ihtiyaç duyduğunu ortaya koyuyor.
Raporda, 2030 öncesinde yatırımlarda yaşanacak herhangi bir eksikliğin iklim istikrarı üzerinde daha maliyetli bir yol yaratacağı vurgulandı. “Bugün az şey yapılırsa, gelecekte daha büyük yatırımlara ihtiyaç duyulacak,” diyen uzmanlar, eylemlerin gecikmesinin büyük miktarda finansmanın kısa sürelerde harekete geçirilmesini gerektireceğini belirtti. Artan iklim ve doğa riskleri ile birlikte, uyum, dayanıklılık, kayıp ve hasar gibi alanlara yönelik yatırım ihtiyacı da artacak.
COP29 ve Yeni Finansman Hedefleri
Glasgow İklim Paktı, Şarm El-Şeyh gündemi ve COP28 Küresel İklim Finansmanı Çerçevesi altında iklim finansmanı gündemini destekleyen Uzman Grubu, Amar Bhattacharya, Vera Songwe ve Nicholas Stern eş başkanlığında çalışıyor. Grubun yayınladığı üçüncü rapor olan bu çalışmada, 2025 sonrasında gelişmekte olan ülkelere yönelik yeni bir toplu mali hedefin (NCQG) belirlenmesi müzakereleri devam ederken, 100 milyar dolarlık yıllık iklim finansmanı hedefinin çok daha geniş kapsamlı olması gerektiği vurgulandı.
Raporda, küresel iklim eylemi için 2030’a kadar yılda 6,3 ila 6,7 trilyon dolar yatırım gerektiği tahmin ediliyor. Bu tutarın 2,7-2,8 trilyon doları gelişmiş ekonomilerde, 1,3-1,4 trilyon doları Çin’de, ve 2,3-2,5 trilyon doları Çin dışındaki gelişmekte olan ülkelerde olacak. 2035 itibarıyla bu ihtiyaç, yıllık 7 ila 8,1 trilyon dolara kadar yükselecek.
Uzmanlar, 2030’a kadar dış finansmanın yılda 1 trilyon dolar, 2035’e kadar ise 1,3 trilyon dolar seviyesinde olması gerektiğini ifade ediyor. Raporda ayrıca, bu finansmanın yaklaşık yarısının özel finansman yoluyla sağlanabileceği öngörülüyor.
Yazarlar, raporda Paris Anlaşması’nın hedeflerine ulaşılması için iklim finansmanının 2030’a kadar dört, dış finansman ihtiyacının ise altı kat artması gerektiğini belirtiyor. Yatırım fırsatlarının çeşitliliğine dikkat çeken uzmanlar, farklı finansman kaynaklarının katkısının önemine vurgu yapıyor. Örneğin, yenilenebilir enerji projelerinde özel finansman kaynaklarının ağırlıkta olması bekleniyor.
Rapor, gelişmiş ekonomilerin, NCQG gibi mekanizmalarla gelişmekte olan ülkelerdeki iklim eylemi için finansman sağlama sorumluluğunun altını çiziyor. Uzmanlara göre, 2020 yılı için verilen yıllık 100 milyar dolarlık taahhüt üç katına çıkarılmalı ve bu finansmanın daha etkili dağıtılması için gelişmiş ülkeler, çok taraflı kalkınma bankaları (MDB’ler) ve özel sektörün katkısı artırılmalı.
MDB’lerin, 2030’a kadar kredi verme kapasitelerini üç katına çıkarma hedefi doğrultusunda daha geniş çaplı reformlara ihtiyaç olduğu vurgulandı. Raporda, ülkelerin sahiplenebileceği ve kalkınma finansmanı kuruluşlarının destekleyebileceği platformların, iklim yatırımlarının hızlıca serbest bırakılması için temel oluşturabileceği belirtildi.
Raporda, iklim finansmanı açığını kapatmak adına yüksek emisyonlu sektörlerin uluslararası vergilendirilmesi gibi yenilikçi finansman kaynaklarının araştırılmasının önemine dikkat çekildi. Küresel Dayanışma Vergileri Görev Gücü’nün COP28’de başlatıldığı hatırlatılarak, uluslararası denizcilik, havacılık, fosil yakıt ve finansal işlemler gibi vergilerle yeni finansman kaynakları yaratılması önerildi.
Gönüllü karbon piyasasının da geçiş sürecine destek sunabileceği, ancak piyasadaki aksaklıkların ve düşük duyarlılığın giderilmesi gerektiği belirtildi. COP29’da Paris Anlaşması’nın Madde 6.4’ü kapsamında bu standartlar üzerinde bir uzlaşının sağlanmasının yeni bir ivme yaratacağı öngörülüyor.