Pusan Ulusal Üniversitesi’nden Profesör Sang Hoon Kang ve ekibi tarafından yakın zamanda yapılan bir çalışma, temiz enerji piyasaları ile küresel borsa piyasaları arasındaki ilişkiyi inceledi. SP500 gibi büyük endekslerden Japonya’nın Nikkei225 ve Küresel Temiz Enerji Endeksi gibi piyasalara önemli taşmalar gözlemlendi. Bu etkileşimler, yatırım portföylerini optimize etme ve değişken piyasa ortamlarında korunma araçları olarak temiz enerji varlıklarından yararlanma fırsatları olduğunu gösterdi.
Bulgular, Energy Economics dergisinde çevrimiçi olarak yayınlanırken, araştırmacılar, özellikle aşırı piyasa koşulları sırasında farklı finansal varlıkların nasıl etkileşime girdiğini incelemek için kuyruk kantil bağlantılılık regresyonu adı verilen bir yöntem kullandılar. Bu yöntem, SP500 ve FTSE100 gibi büyük hisse senedi endekslerinden ve Yenilenebilir Enerji ve Temiz Teknoloji Endeksi’nden (RECTI) kaynaklanan şokların Japonya’nın Nikkei225 ve Küresel Temiz Enerji Endeksi (GCEI) gibi diğer endeksleri nasıl etkilediğini incelemelerine olanak sağladı.
Prof. Kang, “Yatırımcılar portföylerini dalgalanmadan korumak için geleneksel hisse senetleriyle aynı eğilimleri takip etmeyen varlıklarla çeşitlendirmeye çalışıyorlar. Temiz enerji varlıkları bu amaç için umut verici çünkü hükümet politikaları ve yenilenebilir enerjideki teknolojik gelişmeler gibi farklı faktörlerden etkileniyorlar.” dedi.
Çalışma, finansal şokların genellikle ABD, AB ve İngiltere gibi büyük piyasalarda ve RECTI gibi endekslerden başladığını ve ardından Japonya ve GCEI piyasalarına aktığını buldu. Normal ve boğa piyasası (hisse senedi fiyatları arttığında) aşamalarında kısa vadeli etkiler baskındı, buna karşın düşüşte veya çökmekte olan piyasa durumlarında etkiler orta vadeliden uzun vadeliye kadar değişiyordu. Bu, farklı temiz enerji endekslerinin küresel finansal sistemde benzersiz roller oynadığını, bilgi ve risklerin piyasalar arasında nasıl yayıldığını etkilediğini ve zorlu ekonomik iklimlerde bile dayanıklılıklarını ve kalıcı etkilerini vurguladığını gösteriyor.
Ayrıca, çalışma farklı temiz enerji endekslerinin bilgi iletiminde oynadığı belirli rolleri tanımladı. Örneğin, RECTI aktif olarak hareket etme eğilimindeyken, Yeşil Tahvil Endeksi nispeten izole kalmaya devam ediyor. Öte yandan, GCEI bilgiyi pasif olarak alma eğilimindedir. Bu bulgular, temiz enerji yatırımlarının dalgalanan piyasa koşullarında bir koruma veya tampon görevi görebileceğini, finansal istikrarı ve ekonomik türbülanslara karşı dayanıklılığı artırabileceğini gösteriyor.
Prof. Kang, “Bulgularımız, temiz enerji varlıklarının WTI ve CSI300 gibi diğer finansal varlıklarla birlikte kullanıldığında, farklı piyasa koşullarında riskleri azaltmak için çeşitlendirilmiş bir yatırım portföyünün önemli bir bölümünü oluşturması gerektiğini gösteriyor.” diye konuştu.
Araştırmacılar, çalışmalarının uzun vadeli etkisiyle ilgili olarak, “Bu piyasalar arasındaki taşma etkilerinin daha iyi anlaşılması ve farkındalığın artması, sürdürülebilir ekonomik büyümeyi ve çevre korumasını destekleyen politika kararlarını yönlendirebilir ve sonuç olarak daha dayanıklı bir küresel finans sistemi yaratabilir.” şeklinde çıkarım yaptılar.